22 Ocak 2010 Cuma

Sadece O’na!

Ne kadar özlemişim aslında seni. Eski defterlerimi karıştırırken rastladım hatırana. Hani hep yazardım ya seni, okuduğum kitapların boşta kalan kısımlarına, defterlerimin en güzel yerlerine, seninle doldururdum her yeri. Dün gece rastladım birine. Beni ne kadar çok sevdiğini yazmışsın. İki güzel sözünü unutulmaza çevirmişim sadece defterimde. Ne de olsa sadece kıyıya köşeye yazdıklarım kalmadı mı ellerimde? Ama ne kadar kötü ki yazdığım anı hatırlayamadım ben. O beni heycanlandıran şeyleri sadece gördüğümde anımsıyorum artık hatta sadece gördüğüm haliyle kalıyor. Oysa ki ne kadar da güzeldi yazarken, duygularımı yüklediğim bir kaç satır daha doğrusu senin duygularından bahsettiğin bir kaç yalan cümle. Onlardı benim bütün umutlarım.

Sonra gözlerim doluverdi birden, sesini duydum sanki kulaklarımda. İrkildim. Giderken bıraktığın o küçük kız değildim artık, toparladım kendimi. Sadece dakikalık bir olaydı bu. Böyle yazdığıma bakma. Umutlarımı öldürüp, gittiğinden beri daha güçlüyüm ben. İzin vermiyorum senin gibilerin yakama yapışmasına. İstemiyorum kimsenin beni senin gibi sevmesini. Sevmesinler. Hele senin gibi hiç sevmesinler. Kolayca gittin çünkü.

Belki de bu yüzdendir yalnızlığa alışıklığım. Bu yüzdendir kendime yetişim. Ve bu yüzdendir ki karşıma çıkan her erkekte seni görüp, vazgeçişim.

Tamamen gittin zannetmiştim. Demek ki hala yüreğimin bir yerlerinde acını taşıyorum. Kendimin bile haberi yok. Sadece böyle zamanlarda ortaya çıkartıyorum. Ama bu acıyı da seviyorum. Çünkü bundan sonrasını daha kıymetli görüyorum. Bundan sonraki daha değerli, daha aklıbaşında bir ilişki olacak, biliyorum ve yaşattığın bu deneyim için sana binlerce kez teşekkür ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder